Şii Namazı Nasıl Kılınır?

Giriş

Namaz, Müslümanlar için ibadetlerin en önemlilerindendir; her birey bu kutsal ibadeti yerine getirirken, takip ettiği mezhebin kurallarına uyması da önemlidir. Bu yazımızda, Şii (Caferi) mezhebine göre namaz kılma yöntemlerini detaylandıracağız. İbn Haldun’un da belirttiği gibi, ibadetler sadece ritüel değil aynı zamanda ruhsal bir deneyimdir. Bu nedenle, namazı doğru bir biçimde kılmak, kişinin manevi hayatında büyük bir yer tutar.

Namazın Ön Hazırlığı

Namaz kılmadan önce, abdest almak, bu ibadete hazırlık için önemlidir. İslam inancında, abdest, bedenin temizlenmesinin yanı sıra ruhsal bir arınma sürecidir. Abdest almadan önce “Euzü” ve “Bismillah” demek gerekir. Ardından, eller, ağız, burun, yüz, kollar, baş, kulaklar ve ayaklar dikkatlice yıkanır. Abdest almak, kişinin namazı daha düzenli ve dikkatlice kılmasına yardımcı olur.

Namaz vaktinin girdiğinden emin olmak da oldukça önemlidir. Ezan, vakti gelen namazı bildiren bir duadır ve namaz vakti girdiğinde ezanın okunması, Allah’a olan bağlılığın bir ifadesidir. Ezanın ardından, ikamet okunarak cemaatin toplandığı ifade edilir. Bu süreç, toplumsal birlik ve beraberliği pekiştirir.

Namaza başlangıç yapmadan önce, dua etmek de önemlidir. Dua, kalbin Allah’a yönelmesini sağlayan ve manevi bir huzur veren bir eylemdir. Dua etmek, namazın ruhunu zenginleştirir, kişinin niyetini güçlendirir.

Namaza Giriş ve Tekbir

Namaza başlarken “Tekbiret-ul İhram” yani “Allahu Ekber” diyerek, elleri kulak hizasına kaldırarak namaza girilir. Bu eylem, kişinin tüm dünyevi düşünceleri bir kenara bıraktığını ve Allah’a yöneldiğini belirtir. Tekbir, namazın ruhunu ortaya koyan bir anı simgeler; kişinin kalbinde Allah’a duyduğu saygı ve selamı yansıtır.

Namazda hangi namazı kıldığınızı niyet ederek belirtmek de hayati öneme sahiptir. Bu niyet, kişinin niyetinin sadece Allah rızası için olduğunu ifade eder. Örneğin, “Bu sabah namazı kılmaya niyet ettim” şeklinde bir düşünce geliştirilmelidir.

Namaza başlamak için “Tekbir” aldıktan sonra, birinci rekâtın ilk adımı olan “Kıraat” yani Kur’an surelerinin okunmasına geçilir. Caferi mezhebinde, namazın her rekâtında “Fatiha” ve ardından herhangi bir sure okunması gerekmektedir.

Kıraat ve Rükû

Namazın en önemli bölümlerinden biri olan “Kıraat”, namazın ruhunu oluşturur. İlk olarak Fatiha suresi okunur ve devamında zamm-ı sure, yani seçilen başka bir sure okunmuştur. Kıraat esnasında, başın ve bedenin düzgün bir şekilde durması gerekir. Erkekler, sabah, akşam ve yatsı namazlarında sesli okuyacakken, öğle ve ikindi namazlarında ise sessiz okumalıdırlar. Kadınlar ise gerekli yerlerde hem sesli hem de sessiz okuyabilirler.

Kur’an-ı Kerim’den okunan her bir ayet, Müslümanların kalplerine huzur ve manevi bir doyum aşılar. Kıraat sonrası gelen “Rükû” ise, alınan sözlerin ve niyetlerin, Allah’a teslimiyeti simgeler. Rükûda, ellerin diz kapaklarına değecek kadar eğilirken, “Subhane Rabbiyel Azim ve bi hamdih” denilmesi gereklidir. Bu esnada bedenin sükunette durması, zikir ve tesbihlerin etkisini arttırır.

Rükûdan sonra secdeye gidilerek, “Secde” yapılır. Secdede, yüz, burun, eller, dizler ve ayak parmaklarıyla yere kapanarak, “Subhane Rabbiyel A’la ve bi hamdih” denir. İki secde arasında oturmak ve ruhî bir hüzünle secde etmek, kişinin Allah’a olan bağlılığını pekiştirir.

İkinci Rekât ve Kunut

İkinci rekât, birincisini takip eden benzer adımları içerir. İkinci rekâtın başlangıcında, yine “Fatiha” ve başka bir sure okunur. Caferi mezhebine göre, ikinci rekâtın sonunda “Kunut” duası yapılması müstehaptır. Bunun için ellerin yüz hizasında kaldırılması ve içten bir şekilde dua edilmesi gerekir. Örneğin, “Rabbena atina fid-dunya haseneten ve fil akhireti haseneten ve kinna azabennar” denilerek, Allah’tan dünya ve ahirette iyilik talep edilir.

Kunut duaları, bireyin Allah’la olan iletişimini kuvvetlendirir. Kunut sonrası tekrar rükû yapılarak namazın diğer adımlarına geçilir. Kunut, cemaatle birlikte okunduğunda, toplumsal bir bilinçlenmeyi ve birlikteliği gözler önüne serer.

İkinci rekât tamamlandığında, oturularak “Teşehhüd” okunur. Bu bölümde “Eşhedü en la ilaha illallah” denilerek, bir kez daha kalpten gelerek İslam’ın esaslarına vurgu yapılır. Bu, kişiyi ruhsal bir derinliğe taşır ve Allah’a olan bağlılığını tazeler.

Selam ve Namazın Tamamlanması

Namazın sonunda, “Selam” verilerek ibadet tamalanır. Namazı bitirirken “Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sağa ve sola selam vermek, namazın ruhunu ortaya koyar. Selam, Allah’la olan ilişkisini bitiren bir eylem gibi görünse de aslında kişi için bir başlangıçtır. Selam, Allah’tan alınan selamın bir ifadesidir ve başkalarına da paylaşılması gereken bir sevgiyi sembolize eder.

Namazdan sonra yapılması gereken dualar ve tesbihatlar, ibadetin tamamlanmasını sağlar. Hz. Peygamber’in öğretilerine göre, namaz sonrası “Tesbihat” (Subhanallah, Alhamdulillah, Allahu Ekber) okuma işlemleri, bu ibadeti taçlandırır ve ruhsal bir dinginlik sunar. Her biri otuz üç kere okunmalıdır.

Günlük yaşantımızda manevi bir destek olarak namaz, ruhu arındıran ve bireyin huzur bulmasına katkı sağlayan bir ibadettir. Şii (Caferi) mezhebine göre namaz kılmak, sadece bir ritüel değil; aynı zamanda kalp temizliği ve Allah’a yönelişin en güzel yoludur.

Scroll to Top